Yazmasam deli olacaktım; yazdım divane oldum efen'im

16 Ocak 2011 Pazar

Temple Grandin & Otizm : EKSİK DEĞİL , FARKLI !





 Otizm hakkında konuşulacak , yazılacak pek çok şey vardır belki ; ama ben bu konuda kendimi bu işe hiç bir şekilde yetili ve yetkili görmüyorum ; ancak hem bu konuda bilgilendirme hem de yansıma biçimi olan sinema sanatı açısından son derece kaliteli ve dolu bir kaynak olarak bir film öneriyorum :
 
Temple Grandin(2010) & 7 Emmy Ödüllü & IMDB : 8,4 / 10

Otizm hakkındaki bilgilendirmeyi dediğim gibi bu film fazlasıyla yapacaktır ; ben de film hakkında ufak bir bilgilendirme yapayım :

Film  , Amerika'da ve dünyada "Hayvan Besiciliği ve Psikolojisi " başta olmak üzere bir çok önemli konuda ilk sayılacak ve de otizmsizler dünyasında esgeçilmiş detayları ortaya çıkarıp da bu konular hakkında bir çok gelişmeyi sağlayan ve hem de bunu OTİZMİNİ bir avantaj olarak ; yani BİR EKSİKLİK DEĞİL DE BİR FARKLILIK OLARAK GÖREREK başaran Temple Grandin'in hayatını konu almakta . . . Çok üstünkörü bir tabirle : İZLEYİNİZ , PİŞMAN OLMAYACAKSINIZ ; demem mümkün ; ancak izleyenler görecektir ki sadece insandaki PİŞMANLIK duygusunu bastırmanın çok ötesinde etkileri olan bir film .

Filmden bir kaç kare ( Sağ alttaki ; inekli olandaki Temple Grandin'in kendisidir) :




    

14 Ocak 2011 Cuma

KARS : Kafa Röntgeni

Karma memleketli bir insan olarak ; o karma içinde Kars da yer almaktadır benim "memleket algım"da.Şu günlerde adı güncel-siyasal ; belki de sanatsal(yuh!) sebeplerle sık sık telaffuz edilmekte memleketimin ... Heykel ya da sanat-estetik hakkında konuşmaya ne yetim ne de niyetim var ; bu yüzden böyle beklentide olanlar için son durak burası ; bir tur daha binmek isteyenler kalabilir ... Şöyle buyurun :

Lafı pek de uzatmadan mevzuya geliyorum ; biraz zamanları , zamandaki kafaları incelemek gerekir diye düşünüyorum :
Eski kafalar ne güzelmiş ; o güzel şiirdeki gibi sanki renkler değil de "tüm kafalar kirleniyor şimdilerde" ve "birinciliği" ise şu son Kars-Heykel-Ucube meselesi yüzünden "biz" elde ediyoruz. Böyle dememin sebebi ise şu anın ve birazdan paylaşacağım "estetik" anın ortak mevzusu olan KARS ...Şöyle ki :

-Şimdiki kafalarda bir Kars var , tartışma var ve en çok kullanılan,en çok taktığımız kelime ise "ucube" ...
Ve
-Bakınız ki şimdi yine bir Kars daha sunacağım sizlere ; tartışmasız , ucubesiz ...
Sizler görünüz ne kadar kirlendi kafalarımız ve ne kadar güzel imiş kafalarımız  :
   
       ~ KARS ~

Öyle güzel ki ölürüm artık
Beyaz uykusuz uzakta
Kars çocukların da Kars’ı
Ölüleri yağan karda
Donmuş gözlerinin arası

Sen küçüğüm sımsıcak
Ne derler ona –bu kızakta
Boyuna türküler yakıyorsun ya
Sanki her türküden sonra
Hohlasan gök buğulanacak

Anla ki her durakta
Yok sınırları aşkın
O iyi yüzlü Tanrı
Beklesin dursun bizi
Kurduğumuz rahat tuzakta

Nasıl olsa yine bir gün
Döneriz bu yollardan geri
Senin bir elinde bir mendil
Öbüründe kuş sesleri...

CEMAL SÜREYA

*Haa , derseniz ki kafa Cemal kafası , kafa Süreya kafası ... illa ki güzel olacaktır da ; bizdeki kafaların artık bu kadar kirli olmasını da açıklayamıyor , "Cemal Süreya Kafası" dahi...(bence).





.

7 Ocak 2011 Cuma

Resitaller ( Çekirdek Sanat Evi )

Az bir zaman önce ufaktan da olsa bilgisini sunduğum Çekirdek Sanat Evi'nin şimdi de elimden geldiğince toparlayabildiğimce resitallerini(dinletilerini) paylaşacağım ; yalnız ısrarla tavsiye ediyorum ki Fikret Kızılok - Bülent Ortaçgil diyaloglarını ve Fikret Kızılok'un "herşeyin herşeyi"ne dair düşüncelerini daha bir dikkatli dinleyiniz : )

Fikret Kızılok & Bülent Ortaçgil - Yağmur

Fikret Kızılok & Bülent Ortaçgil - Deniz Kokusu 

Fikret Kızılok & Bülent Ortaçgil - Düşler     (Fikret Kızılok ve Bülent Ortaçgil dostluğuna dair bir kaç cümle ile açılır...dinleyiniz efenim dinleyiniz...)

Fikret Kızılok & Bülent Ortaçgil - Mum  (Büyük ateş - önemsiz ateş ... metaforun güzelliğine bak... )

Şimdilik bu kadar ; öteki şarkıları (ve tembellikten vakit) buldukça daha da fazla parça ekleyeceğim( umarım ) . /// İyi dinlemeler . 

5 Ocak 2011 Çarşamba

ÇEKİRDEK Sanat Evi - Fikret Kızılok ve (Ötekiler değil!) HERKES*



Bilen bilir Fikret Kızılok başkadır...Sesi...duruşu...bilgisi...bunların da ötesinde garip bir işlevi vardır aslında Müzik Tarihi içinde ; bunu kimin nesiymiş kime ne etmiş diyerek bile görmek mümkündür diye düşünüyorum :

*- Aşık Veysel'den öğrenmiştir sazı , usta demiştir ona ki tanışmalarını ; Aşık Veysel eserlerini bestelemesini anlatan ufak bir anı vermeliyim diye düşünüyorum (Fikret Kızılok'un arkadaşı ve Milliyet Gazetesi muhabiri aktarıyor) :

"...Türkiye'nin en ünlü ozanı, tipik bir köy evinde oturuyordu. Bahçedeki ineğin arada bir kapıyı kafasıyla itip odaya girmesini hiç unutmuyorum. Fikret gitarını çaldı, Aşık Veysel sazını... Sonra Fikret baklayı ağzından çıkardı. İki şarkı için telif hakkı olarak şirketinden 250 kuruş koparabilmişti. Aşık Veysel gülümsedi. "O parayı al şirketine götür, gazoz parası yapsınlar. Ama sen güzel söylüyorsun oğlum... İstediğin şarkımı kullanabilirsin..." Bu sözlü anlaşmadan hemen sonra Fikret Kızılok meşhur oldu."

İşte böyle başlamıştı Aşık Veysel'le tanışıklığı ... Ama "USTA"sına veda edemeyişi 'burkunç'tur ; Aşık Veysel hastadır ölecektir ; fakat haber dahi olmamıştır bir küçük gazete çerçevesi içinde ... Kızılok da buna kızgındır aslında , ustasının mezarı başında kırmıştır sazını ...

*- Fikret Kızılok'un yeri başkadır dememin bir diğer nedeni ise belki de Türkiye'de çok yüksek bir kitlece kabul görecek iki isim bunu doğrudan söylemektedir:
" Barış Manço ve Timur Selçuk."... Evet, bu iki isim, Kızılok'la aynı okulda okumuş ve kendilerinden alt dönemde okuyan Kızılok'a birçok açıdan destek olmuştur ( iyi ki de olmuşlardır efen'im ).

*- Dahası ve Kızılok'un müzik dehası için bestelerine , müzik bilgisine bakmanın da ötesinde "Aydın" olduğunu söylemek yeterli olacaktır ; bütünüyle kültürü kucaklamasını bilmiş ve eserlerine; modern şiirden türküye, türküden politik hicve kadar geniş bir eser temeli yaratmıştır ...

*- Belki böyle bir isim hakkında konuşurken "Son" demek hiç doğru olmayacak ; ama en azından şimdilik son; Kızılok'un neden "şarkıcı veya türevleri" değil de "Müzisyen" veya neden "dünyadan bir haber popülist MÜZİKÇİ" değil de "Aydın" olduğunu çok iyi gözler önüne seren; onun Müzik Tarihi'ne katkısını somutlaştıran bir sanat evi olarak: ÇEKİRDEK ... Kimler mi var içeride?... Kim yok ki? Çekirdek’te dinletilerini gerçekleştiren müzisyenlerden bazıları ; Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok, Erkan Oğur, Jak Esim - Cem İkiz, Ezginin Günlüğü,Yeni Türkü, Robert ‘One Man’ Johnson, Mozaik, Neşet ve Nükhet Ruacan….

Son bir 2 cümle değil de bir şarkı sözüyle özetlemek lazım ÇEKİRDEK'i , Fikret Kızılok'u , Aşık Veysel'i ,  Bülent Ortaçgil'i... ve ÖTEKİLERİ DEĞİL; HERKESİ :

 (Fikret Kızılok & Bülent Ortaçgil - Biz Şarkılarımızı / Çekirdek Sanat Evi Kayıtları / Albüm : Biz Şarkılarımızı / KASET A YÜZÜ PARÇA NO : 1 )
"Biz şarkılarımızı yarıştırmayız tazı gibi
Biz şarkılarımızıısmarlamayız giysiler gibi
Biz şarkılarımızı pazarlamayız deterjan gibi
Bizim şarkılarımız rüzgarlara söylenir usulca
Belki bir gün bilmeden buluşuruz ;
gerçeğin kuytusunda,
güzelin tohumunda ya da
sivrisinek sazında
usulca ,usulca, usulca..."



ÇEKİRDEK SANAT EVİ İLE İLGİLİ DETAYI AZ , KESİNİ FAZLA BİLGİ İÇİN :

 "Fikret Kızılok’un başlattığı Bülent Ortaçgil’in katılmasıyla asıl işlevine başlayan sanat projesi. Şu an Türkiye’nin önde gelen müzisyen ve gruplarının birçoğu müzik hayatına ilk adımlarını Çekirdek Sanatevi’nde atmıştır.
Çekirdek Sanatevi’nde icra edilen müzikler o zamanın müzik ortamında “para etmeyen müzikler”dir. Hiçbir yerde çalınamayan ve dinlenemeyen müziklerdir. Fikret Kızılok’ta zaten bu fikirden yola çıkarak böyle bir proje geliştirmiştir. Çekirdek’te hiçbir zaman bir araya gelemeyecek Türk müziği kökenli müzisyenlerle batı müziği kökenli müzisyenler bir araya gelirler, deneysel bir sürü çalışmalar yapılır.
Çekirdek’te çok sıcak bir atmosfer vardır.Parayla hiç işi yoktur Çekirdek’in;konserlere giriş ücretsizdir ve orada çalan müzisyenler de hiç para almazlar.Açık kafalı bir yerdir.
Çekirdek’te az bir kitleye yapılan dinletiler kaydedililir ve ardından da sınırlı sayıda basılıp dağıtılır. Yapılan canlı kayıtların hepsi Fikret Kızılok’un iki kanallı basit teybinden çıkmıştır.Kayıtlarda reverb dışında bir efekt yoktur.Hatta bazı kayıtlarda etrafta koşuşturan çocukların bağırış çağırış sesleri de duyulur. Kayıtların kapakları pek sevimlidir.Hatta bir kısmı Fikret Kızılok' un o vakitler pek küçük olan oğlu Yağmur tarafından hazırlanmıştır.


 Ayrıca Bandrollü Albümler :
Fikret Kızılok & Bülent Ortaçgil - Pencere Önü Çiçeği
Sonay - Gecenin Üçünde
Sibel Sezal - Bu Kalp Seni Unutur mu
Büyükler İçin Çocuk Şarkıları"

B.K.